19 Mart 2016 Cumartesi

Bambaşka Bir Dövüş Filmi: Creed

 
    Sevgili Art Blog takipçileri, -tabii eğer öyle bir kitle varsa- bugün sizlere gerçekten izlediğinize pişman olmayacağınız bir film anlatacağım. Yine kendi dilimle, yani kısa bir şekilde. 


    Bir dövüş filminin genel olayı nedir? Kahramanımız zaten dövüşle ilgili, sert bir abimizdir. Dolayısıyla, ülke çapında sükse yapan bir dövüş organizasyonuna katılır, eninde sonunda kendisini kabul ettirir. Finale kadar çıkar, finalde bir iki dayak yedikten ve suratı s*kildikten sonra, rakibini yerle yeksan eder. Böyle filmler ya iyi biter ya da çok iyi biter. Nasıl diyorsanız: iyi biter, çünkü hakkı yenir (Bkz:Nicola Tesla) ve madalyonu çok güçlü rakibine verilir, ama halkın gözünde şampiyon olur. Çok iyi biter: hakkı yenmez ve madalyonun sahibi olur. Trilyonlar kazanır, kırk tane kadınla film çekimleri bitince bile seks partileri düzenler. Tabii bu, biz Türklerin uydurduğu bir şey olma ihtimali yüksek bir şehir efsanesi. Her neyse.

    Bu film, başlığa bakarak inanılmaz bir film diyemeyeceğimiz ölçüde bir film. Yer yer Hollywood klişelerine rastlamak pek mümkün. Bilge bir usta, söz dinlemez, duygusal, cool öğrenci, tedaviyi reddetme ve ikna edilme durumu, bir kız arkadaş edinme ve devamında yanlış anlaşılmalar sonucu travmalar ve bir şekilde küslüğün bitişi; bunlar hep klişe, kaçırma bak bunları. Hemen kapman lazım bu gibi şeyleri, genç adamsın. 

    Olumlu olarak, oyunculuklar ciddi manada çok iyi, film sizi sıkmadan izlettiriyor kendisini. Konu itibariyle, ilgi çeken bir yapıt. Ama başyapıt değil. Ama dediğim gibi gençler, izlerseniz pişman olmazsınız ve hatta ortamlarda da satabilirsiniz. Benim yazdıklarımı satılmaya değer bulursanız da satın, sorun değil ama adımı da bir şekilde sübliminal mesaj olarak verin alttan. Sonuçta biz de ekmek parası peşindeyiz. 
   
     Velhasıl makale: izleyin arkadaşlar bu filmi. Bu kadar net diyorum, fazla söze hiç lüzum yok. Hadi selametle.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder